Maxeria Hotel Banner Reklam
Maxeria Hotel Banner Reklam

PROF. DR. GÖRÜR’ÜN KONUŞMACI OLDUĞU DEPREM KONFERANSI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

GÜNCEL 20.04.2024 - 14:05, Güncelleme: 20.04.2024 - 14:05
 

PROF. DR. GÖRÜR’ÜN KONUŞMACI OLDUĞU DEPREM KONFERANSI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Prof. Dr. Naci Görür’ün Konuşmacı Olduğu Deprem Konferansı Büyük İlgi Gördü
Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca, Belediye Başkanı Hatice Gençay, Didim Belediyesi ve Ticaret Odası Meclis Üyeleri, kurum amirleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri, muhtarlar, mimar ve mühendisler katıldığı konferansta Prof. Dr. Naci Görür; Didim, Aydın ve Ege Bölgesinin olası deprem riskleri analizi, depremin ekonomiye etkileri ve depreme dirençli kentler için yol haritasının hakkında bilgiler sundu. Açış konuşmasına katılımcılar selamlayarak başlayan Hilmi Erbaş “Öncelikle Çok kıymetli bir misafiri ağırlamaktan dolayı İlçemiz adına çok mutluyuz. Naci Hocama katılımlar için teşekkür ediyorum. Kendi alanında üstat hocamızın konuşmasına girizgâh olacak birkaç hususu ifade etmek istiyorum” dedi ve şunları söyledi; Hocamız deprem ilgili bütün hususları eline boynuna anlatacak ve keyifli bir sohbet olacağına inanıyorum. Hepimiz istifade edeceğiz. Neden tam manasıyla başaramıyoruz başlığında bazı tespitlerde bulunmak istiyorum. Elbette ki yüz yıllık bir Cumhuriyeti bir noktadan bir noktaya getiren birtakım başarı ve gelişmelerimiz var. Dünya bir yönde ilerlerken, biz de ilerliyoruz ama neden tam manasıyla başaramıyoruz? Bu coğrafyada geçmişe dönük üç yüz yıllık milli gelirimiz hesaplanabiliyor. Üç yüz yıldır binde yediyle, binde on üç arasında bir milli gelire sahibiz. Belki içinde bulunduğumuz durumu sanki bugünkü bir durum olduğunu sanıyoruz ama aslında öyle değil. Üç yüz yıldır Dünya gelirinin içerisinde binde yediyle, binde on üç arasında bir gelire sahibiz. Uluslararası Para Fonu (IMF) ülkelerin 2023 yılı gayri safi milli hasılaları açısından bir sıralama yaptı. Türkiye, Hollanda'nın bir basamak önünde 17. sırada yer aldı. Ama Hollanda, Türkiye'nin nüfusunun 5'te 1'i, Yüzölçümü olarak Konya'nın biraz büyüğü. İhracatı bizim üç katımız. Sadece tarımsal ihracatı, bizim toplam ihracatımızın yarısı. Bunu dikkatimize sunmak istedim. O halde neden başaramıyoruz? Neden tam manasıyla gelişmiş bir ülke olamıyoruz? Eğitimde Dünyanın ilk beş yüz üniversitesi sıralamasında önlerde bir üniversitemiz var mı? Yok. Orta sıralarda birkaç tane. Peki orta öğretimde durumumuz ne? OECD 2003 yılından bu tarafa PISA sınavları yapıyor. Matematikte, fen bilimlerinde ve kendi dilinde okuduğunu anlamada. Orada da 2022 sonuçlarına göre yine ortalardayız. Peki mimarlıkta, sanatta, sporda ne aşamadayız? Orada da orta sıralardayız. Son yirmi otuz yılda yüz milyarlarca dolar parayı inşaat sektörüne harcadık. Doğrudur, yanlıştır tartışılır. Peki bir tane yüzyıllar sonrasına kalacak mimari eser inşa edebildik mi? O da yok. Biz bilimde, sanatta orta sıralardayız. Peki demokraside, hukukun üstünlüğünde, şeffaflıkta, yolsuzluk endeksinde neredeyiz? Buralara baktığımız zaman tablo biraz daha kötüleşiyor. Milli gelirde neredeyiz? orta gelirdeyiz. Ekonomistlerin deyimiyle orta gelir tuzağı dedikleri yerdeyiz. Sanatta, sporda, Ekonomide orta sıralardayız. Demokraside Ortanın altındayız. Bunun bir tek adı var, o da vasatlık. Vasatlıkla yüzleşmeden ve gereklerini yerine getirmeden gelişmiş bir Ülke olma imkânımız yok. Önümüzde hızla değişen bir dünya, hızla değişen bir eğitim sistemi, yapay zekadan robotiğe birçok konuda hızla ilerleme olurken peki biz dünyayla nasıl rekabet edeceğiz? 100 yıllık serüvenimizde -hocamın kitabından bir alıntı yaparak söylüyorum- Az gittik, Uz bittik, dere tepe düz gittik, arkamıza döndük baktık ki aslında bir arpa boyu yol gitmişiz. Biz A noktasından B noktasına gelmişiz, başkaları A noktasından C'ye, D'ye, E'ye, F'ye gelmişler. 1970'li yıllarda bizimle aynı seviyede olan Güney Kore, Tayvan gibi ülkeler bizi fersah, fersah, geçmiş. Onun için yeni bir yaklaşıma, yeni bir çıkışa ihtiyacımız var. Babam tarihi hikayeleri bana anlatırdı ondan mıdır, yoksa tarihi çok sevdiğimden mi bilinmez tarihi hikayelerle büyüdük, tarihimize övündük. Elbette övünmeliyiz, tarih çok kıymetli, anlamalı ve anlamlandırmalıyız. 1071'de Alparslan'ın Anadolu’yu fethi, 1453'de İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed tarafından fethiyle yeni bir çağı açması, hakeza, zor şartlarda, mazlum milletlere örnek olacak şartlarda, Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyetle hep övündük, övünmeliyiz. Ama sürekli tarihi konuşmaktan, tarihi didiklemekten, Sanki geleceğe bakamadık. İşte bu noktada tarihi konuşmaktan geleceğe bakmaya yönlenmemiz lazım. Tarihi de ya olumladık ya olumsuzladık. Ve bugün içinde bulunduğumuz noktada sözünü Emanuel Kant'a getirmek istiyorum. Kant, “aydınlanma insanın aklını kullanmaya cüret etmesiyle başlar” diyor. Aklımızı kullanmaya cüret etmemiz lazım. Hep beklediğimiz o muhteşem gelecek, ne zaman gelecek bilmiyoruz. Bizler o geleceği görüp görmeyeceğimizi de bilmiyoruz. Ama o geleceği göremesek de gözlerimizi kapadığımız zaman üzerinize düşen sorumluluklarını yerine getirmiş olarak ölmeyi hepimize Allah nasip eylesin. Peki ne yapmalıyız? eğitim sisteminden başlamak üzere büyük bir reform yapmaya ihtiyacımız var. Bu vasatlıktan kurtulmak için gençlerimizin ve insanlarımızın aykırı olmasını desteklemeliyiz. Aykırı olmak, herkes konuşurken bazen susmak, herkes susarken konuşmak ve sıra dışı olmak. Sıradan insanlar yeteri kadar çok. Sıradan insanımız dünyada her şeye, her yere yetecek kadar var. Halbuki sınırları zorlayan sıra dışı insanlara ihtiyacımız var. İtiraz etmeliyiz. Beğenmediklerimize itiraz etmeliyiz, itaat etmemeliyiz. Dünyanın bugün geldiği noktada en önemli gelişmeleri itiraz edenler yaptı. İtaat edenler maalesef bugün dünyanın başına gelen musibetlerin de sorumlusu. Sözlerimi toparlarken tekrar Naci Hocama ve katıldıkları için herkese teşekkür ediyorum. İyi bir konferans olması diliyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Prof. Dr. Naci Görür katılımcılara ilgisi için teşekkür ederek konuşmasına başladı. “Didim’i nasıl deprem dirençli yapabilirsiniz anlatmaya çalışacağım” dedi. Deprem nedir, neden gerçekleşir anlattı. Didim’i depreme hazırlamak için; mikro-bölgeleme, yönetim sistemi, halk bilinci, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi, topografya ve jeoloji başlıklarında bilinmesi ve yapılması gerekenler hakkında bilgiler sundu.
Prof. Dr. Naci Görür’ün Konuşmacı Olduğu Deprem Konferansı Büyük İlgi Gördü

Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca, Belediye Başkanı Hatice Gençay, Didim Belediyesi ve Ticaret Odası Meclis Üyeleri, kurum amirleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri, muhtarlar, mimar ve mühendisler katıldığı konferansta Prof. Dr. Naci Görür; Didim, Aydın ve Ege Bölgesinin olası deprem riskleri analizi, depremin ekonomiye etkileri ve depreme dirençli kentler için yol haritasının hakkında bilgiler sundu.

Açış konuşmasına katılımcılar selamlayarak başlayan Hilmi Erbaş “Öncelikle Çok kıymetli bir misafiri ağırlamaktan dolayı İlçemiz adına çok mutluyuz. Naci Hocama katılımlar için teşekkür ediyorum. Kendi alanında üstat hocamızın konuşmasına girizgâh olacak birkaç hususu ifade etmek istiyorum” dedi ve şunları söyledi;

Hocamız deprem ilgili bütün hususları eline boynuna anlatacak ve keyifli bir sohbet olacağına inanıyorum. Hepimiz istifade edeceğiz.

Neden tam manasıyla başaramıyoruz başlığında bazı tespitlerde bulunmak istiyorum. Elbette ki yüz yıllık bir Cumhuriyeti bir noktadan bir noktaya getiren birtakım başarı ve gelişmelerimiz var. Dünya bir yönde ilerlerken, biz de ilerliyoruz ama neden tam manasıyla başaramıyoruz?

Bu coğrafyada geçmişe dönük üç yüz yıllık milli gelirimiz hesaplanabiliyor. Üç yüz yıldır binde yediyle, binde on üç arasında bir milli gelire sahibiz. Belki içinde bulunduğumuz durumu sanki bugünkü bir durum olduğunu sanıyoruz ama aslında öyle değil. Üç yüz yıldır Dünya gelirinin içerisinde binde yediyle, binde on üç arasında bir gelire sahibiz. Uluslararası Para Fonu (IMF) ülkelerin 2023 yılı gayri safi milli hasılaları açısından bir sıralama yaptı. Türkiye, Hollanda'nın bir basamak önünde 17. sırada yer aldı. Ama Hollanda, Türkiye'nin nüfusunun 5'te 1'i, Yüzölçümü olarak Konya'nın biraz büyüğü. İhracatı bizim üç katımız. Sadece tarımsal ihracatı, bizim toplam ihracatımızın yarısı. Bunu dikkatimize sunmak istedim.

O halde neden başaramıyoruz? Neden tam manasıyla gelişmiş bir ülke olamıyoruz? Eğitimde Dünyanın ilk beş yüz üniversitesi sıralamasında önlerde bir üniversitemiz var mı? Yok. Orta sıralarda birkaç tane. Peki orta öğretimde durumumuz ne? OECD 2003 yılından bu tarafa PISA sınavları yapıyor. Matematikte, fen bilimlerinde ve kendi dilinde okuduğunu anlamada. Orada da 2022 sonuçlarına göre yine ortalardayız. Peki mimarlıkta, sanatta, sporda ne aşamadayız? Orada da orta sıralardayız. Son yirmi otuz yılda yüz milyarlarca dolar parayı inşaat sektörüne harcadık. Doğrudur, yanlıştır tartışılır. Peki bir tane yüzyıllar sonrasına kalacak mimari eser inşa edebildik mi? O da yok. Biz bilimde, sanatta orta sıralardayız. Peki demokraside, hukukun üstünlüğünde, şeffaflıkta, yolsuzluk endeksinde neredeyiz? Buralara baktığımız zaman tablo biraz daha kötüleşiyor. Milli gelirde neredeyiz? orta gelirdeyiz. Ekonomistlerin deyimiyle orta gelir tuzağı dedikleri yerdeyiz. Sanatta, sporda, Ekonomide orta sıralardayız. Demokraside Ortanın altındayız. Bunun bir tek adı var, o da vasatlık. Vasatlıkla yüzleşmeden ve gereklerini yerine getirmeden gelişmiş bir Ülke olma imkânımız yok. Önümüzde hızla değişen bir dünya, hızla değişen bir eğitim sistemi, yapay zekadan robotiğe birçok konuda hızla ilerleme olurken peki biz dünyayla nasıl rekabet edeceğiz?

100 yıllık serüvenimizde -hocamın kitabından bir alıntı yaparak söylüyorum- Az gittik, Uz bittik, dere tepe düz gittik, arkamıza döndük baktık ki aslında bir arpa boyu yol gitmişiz. Biz A noktasından B noktasına gelmişiz, başkaları A noktasından C'ye, D'ye, E'ye, F'ye gelmişler. 1970'li yıllarda bizimle aynı seviyede olan Güney Kore, Tayvan gibi ülkeler bizi fersah, fersah, geçmiş. Onun için yeni bir yaklaşıma, yeni bir çıkışa ihtiyacımız var.

Babam tarihi hikayeleri bana anlatırdı ondan mıdır, yoksa tarihi çok sevdiğimden mi bilinmez tarihi hikayelerle büyüdük, tarihimize övündük. Elbette övünmeliyiz, tarih çok kıymetli, anlamalı ve anlamlandırmalıyız. 1071'de Alparslan'ın Anadolu’yu fethi, 1453'de İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed tarafından fethiyle yeni bir çağı açması, hakeza, zor şartlarda, mazlum milletlere örnek olacak şartlarda, Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyetle hep övündük, övünmeliyiz. Ama sürekli tarihi konuşmaktan, tarihi didiklemekten, Sanki geleceğe bakamadık. İşte bu noktada tarihi konuşmaktan geleceğe bakmaya yönlenmemiz lazım. Tarihi de ya olumladık ya olumsuzladık. Ve bugün içinde bulunduğumuz noktada sözünü Emanuel Kant'a getirmek istiyorum. Kant, “aydınlanma insanın aklını kullanmaya cüret etmesiyle başlar” diyor. Aklımızı kullanmaya cüret etmemiz lazım. Hep beklediğimiz o muhteşem gelecek, ne zaman gelecek bilmiyoruz. Bizler o geleceği görüp görmeyeceğimizi de bilmiyoruz. Ama o geleceği göremesek de gözlerimizi kapadığımız zaman üzerinize düşen sorumluluklarını yerine getirmiş olarak ölmeyi hepimize Allah nasip eylesin.

Peki ne yapmalıyız? eğitim sisteminden başlamak üzere büyük bir reform yapmaya ihtiyacımız var. Bu vasatlıktan kurtulmak için gençlerimizin ve insanlarımızın aykırı olmasını desteklemeliyiz. Aykırı olmak, herkes konuşurken bazen susmak, herkes susarken konuşmak ve sıra dışı olmak. Sıradan insanlar yeteri kadar çok. Sıradan insanımız dünyada her şeye, her yere yetecek kadar var. Halbuki sınırları zorlayan sıra dışı insanlara ihtiyacımız var. İtiraz etmeliyiz. Beğenmediklerimize itiraz etmeliyiz, itaat etmemeliyiz. Dünyanın bugün geldiği noktada en önemli gelişmeleri itiraz edenler yaptı. İtaat edenler maalesef bugün dünyanın başına gelen musibetlerin de sorumlusu. Sözlerimi toparlarken tekrar Naci Hocama ve katıldıkları için herkese teşekkür ediyorum. İyi bir konferans olması diliyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Prof. Dr. Naci Görür katılımcılara ilgisi için teşekkür ederek konuşmasına başladı. “Didim’i nasıl deprem dirençli yapabilirsiniz anlatmaya çalışacağım” dedi. Deprem nedir, neden gerçekleşir anlattı. Didim’i depreme hazırlamak için; mikro-bölgeleme, yönetim sistemi, halk bilinci, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi, topografya ve jeoloji başlıklarında bilinmesi ve yapılması gerekenler hakkında bilgiler sundu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniegegazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri Deneme Bonusu Siteleri girisonwin.org giris grandpashabet grandpashabet giris 2023